Menent kelimesidir. Şairin sevdiği kız kendine benzeyen üç beş kişi bulmuş, onlarla birlikte sahilde yürüyormuş. Sadrazamın çevresindekilerle havalı yürüyüşüne benzetiyor.

Bu cümleyi çevirmek zor gerçekten.

"give or take", söz konusu edilen şeyin az ya da çok civarında anlamına geliyor.

Herkes senin sadık birisi olduğunu biliyor, arada bir iki gece kadar bu durum aksamış olsa da diyor. Birkaç geceyi görmezden gelirsek de denebilir.

Sadakatin doğru tanımı da bu değil midir zaten?

Teşekkür ederim hocam, yani konuda belirttiğim gibi aslında sadık olmadığını ifade ediyor diye anlıyorum ben.

Boğaziçi Üniversitesi bünyesinde Nâzım Hikmet Kültür ve Sanat Araştırma Merkezi var Nâzım Hikmet konferansları ve çeşitli etkinlikler yapılıyor.

Haluk Oral araştırıyor. İş Bankası Yayınları'ndan çıkan "Nazım Hikmet'in Yolculuğu" kitabına göz atabilirsiniz.

Sözlükte başlığında 27 Nisan'da yayına çıktığı yazıyor.

Evet iki hafta izinli dediler. Ardından biraz çökmüş gibi ekrana çıktı. Çok severim, programı da izletiyor. Bir arkadaşıma, yakınıma bir şey olmuş gibi hissettim.

Kelleşmiş iyice. :)

Tamamen eski haline gelmese bile bir sorun yaratmaz. Tek akciğerle bile rahatça yaşayan insanlar var. Tuhaf gelebilir ama, doktorlar tedavi süreci boyunca balon şişirmeyi öneriyorlar. Akciğer kapasitesini artıracak, bronşları açacak en kolay etkinlik de bu.

teşekkürler yapacağım bunları. ama bir ciğer neden kısalır ki, pneumonia, lung collapse vb aratıyorum gelen resimlerle hiç ilgisi yok benim paternin. hastalıkla ilgili-ilgisiz olarak karaciğer büyümesi filan mı oldu ki, tam sağ tarafın altında karaciğer varmış o mu baskı yapıp yukarı itiyor acaba.

kısalmıyor elbette akciğer, sadece görüntülenemiyor o bölüm :)

şöyle düşünün: nefes alınca bronşlar havayla doluyor, genişliyor. hava dolu yerler filmde görünüyor. akciğerin alt kısmı ise sıvı biriktiği için hava ile dolamıyor ve filmde görünmüyor (film çektirirken derin nefes alıp tutarız bu nedenle). yani akciğeriniz küçülmedi, sadece küçük bir kısmı işlevini kaybetti. ayrıca, alt tarafın suyla dolmasının sebebi yerçekimi. tedavinizi aksatmayın sakın, biraz zorlu bir süreç ama tam olarak düzelirsiniz eminim. çok geçmiş olsun :)

İlk hikaye Calvino'nun değil, Saki'nin "Masalcı Amca" hikayesine benziyor. Murathan Mungan'ın "Çocuklar ve Büyükleri" kitabında da var.

ilki dogruymus tesekkurler conrad

gıl'ın anlamı çalılık imiş, Sarıköy’e de uğra on bir kabri komagıl: uğra ki kabirler çalılığa dönüşmesin.

Teşekkürler. Farıtma hakkında bir bilgi var mı?

sanırım "komagıl"daki "gıl" eki en eski Türkçedeki emir kipidir. Koyma diyerek emir veriyor.

"Farımak" caymak, vazgeçmek demek.. "Farıtma" da onun vazgeçmesini engelle gibi bir anlama geliyor olabilir.

farımak trakyada terlemek, ısınmak, sıcaklamak olarak bilinir. "of acayip farıdım ya" derler çok terledim gibi. oradaki farıtma da o anlamda yüksek ihtimal. gönlülü farıtma yani içini ısıtma içini sıkma gibi.

Tatil etmediler. O yarım günde okullarda kutlama etkinlikleri yapılacak. Tatil edeceklerini pek sanmıyorum. Özel okullar da milli eğitim sistemi içinde yer aldıklarından diledikleri gibi tatil yapamıyorlar.

Edilmedi.
Oğlum özel okulda, törene gidecek. Oradan biliyorum.

takvimlerde tatil görülüyor. devlet daireleri tatil. büyük ihtimalle devlet kurumları tatil. okulların durumu farklı.

devlet kurumundayım, tatil falan yok

Üniversite öğrencisiyim tatil etti okul

@gaza gelen bize tatil siz işe gelebilirsiniz.

Özel şirkette çalışıyorum, yarım günü izinden düşmek üzere tatil.

Benim aldığım ayrıntılı raporda bu ikisinden bahsedilmiyor. Kredi notu genellikle banka işlemleri ile ilgili sanıyorum. Geç ödenen krediler vb.

Marka modeline bakıp nette aratabilirsiniz. Yoğuşmalı olup olmadığını görürsünüz böylece.

Kombiyi takan yetkili servise sorabilirsiniz. tüm işlemlerin kaydını tutuyorlar mutlaka.

Peteklerin yerini ve buyuklugunu iyi secmenkz gerekoyor, verimlilik acisindan cok çok önemli.
Edit: Secmeniz gerekiyor derken secmesi gerekiyor projeyi yapan arkadasin. Bizimkisi cok verimsiz bir proje yapmisti.

Kendiniz hiç uğraşmayın. Kaliteli bir markanın yaşadığınız şehirdeki yetkili satıcısından hem kombi hem de petekleri satın almanızı öneririm. Satın almadan önce keşif de yaparlar zaten. Tesisatı da o şirkete yaptırın mutlaka. Çıkabilecek bir sorunda başınız ağrımaz böylece.

Proje isteyecek gaz firması. Kombiyi aldım gel tak olmaz.

Petekleri. Almışken demirdokum alın. Modelini unuttum. D3 müydü neydi. Araştırın ama iyi bir marka alın.
Bu arada binada yalıtım vardır umarım. En önemli şey o çünkü.

"intenetten kombi almak mantıklı mı?"

Ben 5-10 tane almışımdır, belki de daha fazla. Zaten bunun telefon gibi grey marketi, paralel ithalatı, distribütör garantisi vs olmaz. Satılan her kombi aynı fabrika/distribütör ürünü, faturalı mal.

Diğer işlemler için bir doğalgazcıya ihtiyacınız var zaten, projeyi çizecek başvuruları yapacak, saati alıp takacak vs.

Petekleri de onlardan temin edersiniz, sadece kombiyi kendiniz alın ve diğer herşey için fiyat tek fiyat isteyin.

buzdolabıda içinde ilk defa bir şey görünce anormal hissetmiştir, ondan

Bizim buzdolabı da buzluğu birkaç saniyeliğine bile açıp kapatsak tiz bir ses çıkarıyor. Ses birkaç saniye sürüyor. Gittikçe azalıp kayboluyor. Sanırım sizinkinden gelen ses de normaldir.

Bizimki bir süre açık kalınca alarm veriyor, siz de tam o an kapatmış olabilir misiniz?

no frost buzdolapları yapıyor bunu , kapak açıkken giren havanın nemini temizlemesi lazım kar olmamsı için.

@conrad evet seninki gibi bir ses
@sir anthony no frost bu da. Biraz daha dursun bakalım. Sıkıntı çıkarsa ararım servisi :D

Sevingül Bahadır olabilir mi?

Yapı Kredi Yayınları çok bilinen bir font kullanıyor: Book Antiqua
Oğlak Yayınları neredeyse her kitabının künyesine yazıyor hangi fontu kullandığını.

bakiniz fasikül

forma sayısıdır o, 16 sayfada bir yazar.

Sorunuz nedir?

hepimiz öleceğiz, ne bu rahatlık?

Eski bir belgesel sanırım o. Ozon işi çözüldü, delik de küçülüyor o tarafta endişeye gerek yok.

ozon tabakası değil de, artan karbon salınımı nedeniyle küresel ısınmanın sürekli artması sonucu iklimler değişiyor, doğanın dengesi bozuluyor.. dünyanın sonu gelmese bile insanlığın sonunu getirebilecek aksiyona doğru emin adımlarla ilerliyoruz..

10 yıl sonra öleceksin deseler haftada bir aklıma gelir 9 yıl.

Cahillik başa bela. TV de izlediği belgeselden gaza gelen insanlar bence de üremesin. Ozon tabakası kendisini tamir ediyor ve birkaç yıl içinde delik kapanacak.

catch the arrow +1
sırf soru sormuş olmak için duyuru açınca böyle oluyor işte.

www.forbes.com (başlığa aldanmamak lazım bi ölçüde)

diyor ki ozon tabakası yenileniyor. yani dünyanın 2065'te yaşanmaz hale geleceği falan yok. gerçek bir belgesel de bunu böyle söylemez zaten, flash tv'de falan izlediysen belki.
ama ozon tabakasının yenilenmesini sağlayan şey küresel ısınmanın bizzat kendisi olabilir, o yüzden bu durum en fazla iki yanlışın bir doğru doğurması gibidir; ortaya bir doğru çıkar ama yanlışlar daha fazladır deniyor. vakit içinde bu yenilemenin azalabileceğinden de bahsetmiş, neden böyle bir dengesizlik oluyor bulmamız lazım diye eklemişler. ama ortada ne 2065 gibi yakın bir tarih var ne de yaşanmaz dünya bilgisi; ben onların yalancısıyım diyip böyle sıyrılmayı geçtim, sonunu ajitatif bağlaman da oldukça gereksiz olmuş.

duyuru bu tarz "fuzuli" sorularla meşgul etme, çok fazla duyuru açıyorsun son zamanlarda; hiçbiri de bir dişe dokunmuyor. ne bu rahatlık olm babanın çiftliği mi burası?

Hocam derste telefon kullanmak MEB tarafından kesin olarak yasaklandı. Başınıza iş alırsınız. Doğrudan soruşturma açarlar. Siz en iyisi kullanacağınız tüm malzemeyi usb diske kaydedip oradan kullanın. Derse de telefon götürmemenizi tavsiye ederim.

dropbox.

Bir arkadaşınızla birlikte Whatsapp grubu kurun, sonra o arkadaşınızı gruptan atın ve grupta tek başınıza kalın. Whatsap Web üzerinden istediğinizi gönderin / alın telefon ve bilgisayar arasında.

o faizin işleme zamanı gelmemiştir. alırlar mutlaka zamanı gelince.

Faiz ayın son günü hesaplanır ve düşer.

Sevgili dostum bir önemi yok o kartın da imzanın da. Senin kart basılırken sıcaktan filan olmuştur o. Islak imza değil ayrıca, tarayıp resim olarak basıyorlar kartın üzerine. İmza çalınmaz, taklit edilir en fazla, onda bile uzman kişiler anlıyorlar durumu. Kartta ilgilenilecek bir şey yok yani. Ben aylar oldu yaptıralı, 2-3 kez ancak aklıma geldi yeni kart. Bir önemi yok gerçekten, unut gitsin.

çok sağol, böyle durumlarda biraz işkilleniyorum. Ama taklit için bir güvenlik olabilir diye düşündüm, mevcut diğer kartlarda da aynı durum var mı diye merak ettim.

Sağol tekrardan, hayırlı günler.

Sorunuz nerede peki?

@conrad moricand

evet onu unutmuşum. ben tamamen bir amatör bir okuyucu olarak acaba ne olacak bu işin sonu diye merak ediyorum?

kültür durağan bir şey olsaydı bugün bu iki yazarımız da varolmazlardı. orhan pamuk büyük ölçüde kemal tahir'den ve amerikan edebiyatından, anglosakson edebiyatından etkilenmiştir örneğin. osmanlı nesri ihsan oktay üzerinde etkili olmuştur. kültürde süreklilik esastır. her sanatçı çağında ve onun ötesinde yapıtlarıyla bir sürece dahil olur. biz de onu bugünde alımlar ve değerlendiririz.

ve ayrıca, elbette, yaptığınız değerlendirme tümüyle kişiseldir. hiçbir edebiyatçı bir başkasından daha değerli ve önemli değildir. orhan pamuk örneğin, neredeyse hiçbir sağlıklı eleştiride, dilimizi yücelttiği için övülmez. aksine, türkçenin yapısına uygun olmayan bir dille yazdığı sıkça öne sürülür. ihsan oktay ise neredeyse arkaik bir dille yazar.

son olarak, genç kuşak yazarların da düzyazıya bir hayli emek verdiklerini, özellikle öykü ve roman üzerine çokça düşündüklerini belirtmeliyim.

Bu iki yazarın yanına Hasan Ali Toptaş'ı koyabilirim. Gençlerden bilmiyorum.

Benzer bir sınava sokarlar kısa süre içerisinde bence. Seneye alalım deseler dava açılır kaybeser ösym

o formlar sınav tarihinden çok öncesinde teslim ediliyor okullara. yani oldu da birşey oldu, yenisi düzenlenip gönderilebiliyor o süreye kadar.

sorularimicinfeykhesap, hayır ben sınav sonrasından bahsediyorum. Sonuçta sınav yerinde okumuyorlar onları, ÖSYM'ye gidiyor.

Kitapçıklar değerlendirilir bence.

ha anladım pardon, ben yanlış anlamışım. onu bilmiyorum :) haklısın. ama bu ihtimal illaki düşünülmüştür bence. yanmaz yırtılmaz paketler vs?? :D

Niye bu soru? Bi planin mi var :D?

buna benzer bir olay yaşanmıştı, ösym mi okul mu birisi bu optik formu kaybediyor, sonra o öğrenciye özel bir sınav olmuştu diye hatrılıyorum, bu durumda da buna benzer bir şey yaparlar.

@ superfluid,

Hahaha yok ben de sınava girdim ama eşit ağırlık puanım hesaplansa yetecek, 1 matematik yapmam gerekiyordu 4 tane yaptım rahatım.

sorudan bağımsız olarak;

formlar sınav sabahı okullara götürülüyor. imza karşılığında bina sınav sorumlusuna teslim ediliyor. öncesinden gitmiyor yani.

Optiklerin kopyasını almazlar mı? Yedeklemezler mi? O kadar acizse bu sistem zaten hiç girmeyin o sınava.

"öğrenciler tarafından İŞARETLENMİŞ OPTİKLER ÖSYM'ye teslim edilmeden başına bir iş gelirse ne olur?" gibi açık bir soru nasıl oluyor da "ÖSYM o optikleri sınav sabahı okula ulaştıramazsa ne olur?" gibi bir soru şeklinde algılanıyor, hayret verici cidden.


Soruya cevap: Özel bir sınav yapılır öğrenciler mağdur olmasın diye.

Plastik kilitli kasalarda gidiyor. Kaza durumunda etrafa saçılacak bir şey yok. Arabaya kaza yaptı cayır cayır yandı plastikler eridi filan o zaman yeni sınav yaparlar.

Bugüne kadar ÖSYM aracının kaza yaptığını duymadım. Büyük olasılıkla siz de duymamışsınızdır. Çünkü ÖSYM belgelerini taşıyan araçlara polis araçları eşlik ediyor. Tüm kurallara uyuyorlar bu nedenle. Diğer araçlar da kaza yapsalar büyük olasılıkla polis eşlikçilerle bir kaza yaşarlar. Araçlarda çıkacak bir yangın vb. için önlemler de alınmış durumdadır. Yani bunun için kaygılanmaya pek gerek yok.

Twitter vs. Hak getire sallamiyolar

Haluk Levent yardımcı olur bence. Twitter dan ulaştınız mı?

Ben de Haluk Levent ile iletişime geçin diyecektim

Benim de aklima gelen ilk isimler Haluk Levent ve Kalben.
Oyuncu anne Sermin Carkaci ve Hihieved hesabinin sahibi Hande Birsay da iyi insanlara benziyorlar. Belki onlar da yardimci olur.

UMCA
eksisozluk.com

imuneks vs. kimyasaldır. hiç gerek yok.

4 yıl önce tanıştığım ve ayda 1 kere hasta olan bana, 4 yıldır ''grip nasıl bir şeydi lan'' dedirten, bitki köklerinden elde dilen ve Almanya'nın en çok satan 3. ilacı olan (ilaç değil gerçi) Umca Solüsyonu öneririm.

hastayken yarım çay bardağı suya günde 2 kez 30 damla, hasta değilken çarşamba-pazar günleri akşam yatarken olmak üzere yarım çay bardağı suya 20 damla kullan.

soğuk algınlığı nasıl bir şeydi unutacaksın.. hastayken de 7-10 gün sürünmeyecek 2.gün ayağa kalkacaksın

ps: Umca'nın tableti de var ama içine kimyasal giren bir hap kullanmaktansa organik olan solüsyonunu kullanman daha sağlıklı olacaktır.

geçmiş olsun..

@conrad moricand çok teşekkür ederim. Umca'nın methini çok duydum ama alıp kullanmak nasip olmadı daha.

@Fayfa hocam değerli bilgilerin ve önerilerin için çok teşekkür ederim. Umca'nin methini çok duyuyordum fakat bir türlü alıp kullanmak nasip olmamıştı. Ama şu son zamanlarda almayı düşünüyordum. solüsyon açıldıktan sonra kısa bir süre bozulur diye bir şey okudum onun için tablet mi alsam diyordum. var mı öyle bozulma falan?

Ben Umca kullandım bir halta yaramadı, kimsede yaramaz demiyorum ama mucize bekleme.

kefir dendi mi?

hayır bozulma olmayacaktır.

büyük şişesi hasta olunup yoğun kullanılmazsa 2-3 ayda bitiyor.
arada hasta olup her gün kullanırsan 1-1,5 ay gider ki büyük şişe deyince aklına yarım litrelik bi şişe gelmesin:) altı üstü 1 shot bardağı kadar bi büyüklüğü var.

Kefir +1

Evde kendin mayala ama.

İlaç kullanmaya eğilimli gibisiniz. Antibiyotiği çok mu kullanıyorsunuz?

@Fayfa tamamdir. Çok sağol. Anladım:)

@i was made for you evet bünyeden bünyeye fark ediyormuş. Bir deneyelim bakalım benim bünye ne diyecek.

@imelih bir zamanlar bağışıklık için değil de midem için içiyordum ama son yıllarda bırakmıştım. Tekrar başlayayim en iyisi.


@acemi Teşekkürler. Deneyeceğim.

@cureforlove Siteye bakıyorum hemen.çok Teşekkürler.

@gmzo ilk kullandığım zamanlar kendim mayaliyordum sonra hazır almaya başladım. Tekrar başlayayim en iyisi. Çok teşekkürler.

@taktikmaktikyokbambambam doktor muayene edip vermedikçe gereksiz yere antibiyotik kullanmam. Hastalik sureclerinde de sadece nurofen cold, gargara (ilaç sekkinde olani ve dogal hazırlanmışı), bitki çayları kullanıyorum.

Her gün ülkede böyle binlerce olay oluyor, unutun gitsin. insan bu kadar basit şeylere kafayı takmamalı, kendinizi üzersiniz en fazla. araba bu, çarpılır, ezilir büzülür, makina sonuçta. çarpan fark etmemiştir bile büyük olasılıkla. kadin bunun için dövünüyorsa, arabası bu kadar değerliyse kapalı garajından çıkarmasın zaten arabasını. boşverin gitsin.

@conrad moricand ben de oyle dusunuyorum ama sanki kendim carpmisim gibi psikolojiye soktular kasko ne icin var takmayin dedim diye olabilir. Ama gercekten merak ettim arabada onden gocuk olup otekinde olmamasi nasil oluyor yoksa bu disarda
Carptirdi da sonra mi gordu diye.

Ne yazık ki ülkemizde hiçbir şeyin kesinliği yok. Belki unutulur gider, belki de bu hafta işlem sırasına alınır, kimse bilemez. zaten ülke gündemi anlık değişiyor. bu durum gerçekleşirse yararlanırsınız, gerçekleşmesi sizin 25 yaş sınırınızı da geçebilir, bu durumda da üzülmeyin. ülkemizde hayat böyle işte..

Petekler açık ve basıncın onunla alakası var mıdır?
Emin misin?

kombi daha önce çalıştırılmış mı? çalıştırıldıysa su basılmıştır peteklere. bütün vanaları + yönde sonuna kadar açın. kombinin altındaki vanaları açın, kapalı olabilirler. açık yön dikeydir. su basıncı sıfırsa dolması biraz zaman alabilir, birkaç dakika bekleyin, basınçta değişim varsa 1,5 bara kadar su basın.

Ne kadar süre şu bastiniz

İki dk falan su bastım

0-1 arası olsa yeter basınç.

Tahliye vanası açıksa yükselmiyordur basınç wc veya banyoya bir bak.

Muhtemelen kombinin altındaki vanalardan birisi kapalı da olabilir ona da bak.

Basınç sabit 1'in biraz altındayken ateşlemeyi dene.

Hiç oynamadı ki basınç ibresi o kadar su bastım tahliye vanasını da göremedim çok teşekkür ederim cevaplarınız için

Suyu acin,petekten hava almaya calisin,dolu olup olmadigini anlarsiniz.daha once kullanilmamis evse bos olma ihtimali var..ayni sekilde suyu actiginizda oetekleri dinleyin sus sesi geliyor mu diye.mumkunsede tesisatin resmini cekin genel fikir yurutelim.

Herkese çok teşekkür ederim. Ev sıfır yenilenmiş bir evdi ve adamlar soğuk sıcak su borularını kombiye ters bağlamışlar çözüldü.
Ustayla telefonda konuştum yaptığım şeyleri yapmışsın zaten kızım seni çırak alayım dedi hehhehe sağolun.

Abi yüreğinin götürdüğü yere gitten başka bir şey gelmiyor aklıma. Bari konusunu falan hatırlasaydın

Dostum doğru diyosun da yürek,ayna ve fotoğraflar'dan başka kelime hatırlamıyorum. İlk ikisinden emin bile olamadım :(

Bu mudur?

www.metiskitap.com

budur hocam, teşekkür ederim :)

Eski evdir muhtemelen. Dediğin gibi tesisat, özellikle de varsa hela taşının tesisatını bağlayabilmek için yapılırdı.

Hangi kattasınız o önemli. Alt katlardaysanız, bazen bu havalandırma boşluklarını üst katlardaki ev sahipleri tadilat falan yaparken kapatabiliyorlar. Veya açıksa, çatıda radyal aspiratör olması lazım, havanın çekilmesi için. Belki o yoktur falan... Kapıcıya bir sorun.

ev o kadar da eski değil, yani tahminimde 200'li yıllarda yapılmış bir ev. yani maksimum 12-15 yıllık bir bina olduğunu tahmin ediyorum.

ev 4 katlı binanın 3. katında.

1- banyonuzda küvet vs var ise, veya genel olarak tesisat ve bu tür aparatların takılması için banyo ve tuvaletlerde tavan alçak olabilir.

2- Mutfak havalandırmasında sizin veya alt kattakinin bacasını iş bilmezin birisi bağlamıştır. Aynı bacaya bağlanınca da koku geçişi ister istemez olur. Öncelikle siz doğru bacaya mı bağlısınız onu kontrol ettirin, eğer doğru ise, klavuz ayna vs. bir şekilde bacaya diğer bağlı olanı bulun ve sorunu çözün.

bacamatik işinizi görür. bir araştırın.

Bence en iyisi budur:

www.photodex.com

fotokopinin üzerine el yazısı ile çapraz şekilde "sadece hotel rezervasyonu için xxx tarihlerinde kullanılabilir" şeklinde bir ibare düşülebilir belki

sayısız insan otelde tatil yapıyor. şimdiye kadar bununla ilgili bir sıkıntı duymadım. kimlik dolandırıcılığı yapanlar, orijinal kimliğin fotoğrafını değiştiriyorlar. kimlik bilgilerimiz pek bir işe yaramaz. yine de şüpheniz varsa kimliğinizi yenilersiniz, yeni kimlikten veriyorlar. eskisiyle işlem yapılamaz o zaman.

Altaylı yanlış hatırlıyor. Kubrick'in 2001 Uzay Yolu Macerası filminden bir sahne. İki primat grubu suyun etrafında yaşıyorlar. Bir grup kemikleri silah olarak kullanıp öteki grubu sindiriyor ve suyun yani bir anlamda uygarlığın sahibi oluyor.

alkislarlayasiyorum.com

(bkz: modigliani)
(bkz: basquiat)

(bkz: big eyes)

@vegas evet bu cok guzelmis :)

bildiğim en yenisi mr turner www.imdb.com

www.imdb.com
www.imdb.com
www.imdb.com
www.imdb.com
www.imdb.com
www.imdb.com
www.imdb.com
www.imdb.com
www.imdb.com
www.imdb.com
www.imdb.com
www.imdb.com

(bkz: pollock)

yok. yalnızca mesela xyzofficial gibi şeyleri alıp tikletebilirsin. bu tarz yerlerin çoğunda first come first serve şeklindedir isimler.

com.tr gibi şeylerde tescilli şirketse alabiliyorsunuz ama o değişecek dedilerdi bakalım.

o hesaplarla iletişime geçip satın alabilirsiniz bunun dışında bir yolu yok diye biliyorum.

ilgili sosyal medya sitesine izinsiz kullanım bağlığıyla başvuruda bulunun. açıklayıcı bir mail yazın veya form doldurun. tescil belgenizi de ekleyin. büyük ihtimal o sayfayı incelemeye alacaklardır.

@kostekli

bu inceleme ancak kötü amaçlı kullanımda kabul ediliyor. şöyle aslında, sizin şirketiniz xyz yazılımcı. size gıcık olan biri alıp xyz hakkında atıp tutuyor. ancak hakaret ve ciddi kötü niyet varsa ve bunu inceleyen kabul ederse silinir o hesap.

aksi takdirde hiç bir şey yapamazlar. com tr de bahsettiğim durum var iken mesela com da böyle bir durum yok first come first serve+ etik değerlendirme.

en basit iki örnek tesla.com u daha yeni satın aldı teslamotors. internet daha yeni çıktığında elemanın biri teslayı sevgisinden almış bu domaini ve kullanmamış tesla dokunamadı bile buna. son adamla anlaştılar. ne verildi para olarak bilinmiyor.

daha ciddisi nissan.com adresi.

girin bakın buna. nissan.com uzi nissan adlı amerikaya göçen bir israilliye ait bir bilgisayar parçaları satan birine ait. nissan bu siteyi binbir dava ile almaya çalıştı yıllarca adam direniyor ve vermiyor. nissanın yapabileceği en ufak bir şey yok.

çok güzel bir savunması var arkadaşın.

"BACKGROUND
My name is Uzi Nissan. I was born in Jerusalem - Israel. My father's last name was Nissan, his father's last name was Nissan, and so on. Nissan is a biblical term identifying the seventh month in the Hebrew calendar. The term Nissan also is Arabic for the month of April.
Click here for supporting articles

I came to the US in 1976, and have used my surname for years to identify a number of business enterprises. The first was "Nissan Foreign Car" in 1980. When I operated this business, I serviced different makes and models of foreign cars, including cars manufactured by Nissan Motor, back then known as "DATSUN". Contrary to the allegations by Nissan Motor, I did not choose to use my last name "Nissan" for my business in 1980 because of their name. At that time, they and their automobiles were known as "DATSUN" and were not known as "Nissan".
Click here for supporting articles

In December 1987, I started an import/export business known as "Nissan International" At that time, Nissan Motor was not well known as Nissan, but primarily as "DATSUN". As with the earlier business, I chose to use Nissan in my business name because it was my last name. " daha devamı var isteyen açsın okusun.

sosyal medya hesap adlari eskiden önemsenirdi ama günümüzde pek önemsenmiyor. isme değil içeriğe dikkat ediyor insanlar. pek takılmayın hangi ismi kullandığınıza.

Bi yakinim trtnin bir kanalinin adina sayfa acmisti facebookta. Aldilar ismi trtye verdiler.

üniversite mezun olduktan sonra göndermesi gereken yerlere yazılar gönderir. içişleri bakanlığı da bunlardan biri olabilir, göndermiştir bence.

@blue eyes white dragon eğer yazı gönderiliyorsa daha önce de gönderiliyordu bence. bu sebeple bu yazının bir değişikliğe yol açacağını sanmıyorum. Burada kilit nokta kanaatimce pasaport polisi veya pasaport polisinden önce gidilecek yeşil pasaport polisinin sorgulama yapması

Ben bu ay mezun oldum, yeşil pasaportla bayramdan sonra budapeşte'ye gitmeyi düşünüyorum onda bile korkuyorum geri yollarlar mı diye. sizin neredeyse 1.5 sene olmuş olacak. fazla riskli değil mi?

pasaport olayına vakif degilim ama mantiken düşünürsek olmasi gereken, okul mezun oldugunuzu icisleri bakanligi veya emniyete bildirir. orasi pasaport subeye bildirir bu arkadas 25 yaşından kucuk olsa da artik universite mezunu olduğu icin yesil pasaport hakki yoktur. onlar da sisteme girip pasaport icin zayi notu duserler. havaaalaninda pasaport kontrolune gittiginiz zaman da polis sisteme bakar bu pasaport eski sizi disari cikartmaz.

havaalanında pasaport memuru sadece elden bakmıyordur herhalde?

Günümüzde bu bildirim işleri yazışmayla yapılmıyor. E-devlet'ten mezuniyet bilginizi sorgulamanız yeterli. Mezun görünüyorsanız bütün devlet kurumları durumunuzu e-devlet üzerinden sorgulayabiliyor.

25 yaşının altındaysanız ve hiç çalışmadıysanız, pasaportu kullanmakta bir sakınca olacağını sanmıyorum.
Zira artık bildiğime göre pasaportların süresi öğrencilikten 25 yaşına kadar uzatıldı, mezun olmak değil ama çalışmaya başlamak pasaportunuzun iptaline neden olur.
Tabi bu bilgileri kontrol etmeniz de fayda var.

www.cs.rpi.edu

satış sözleşmesini okursan konuyla ilgili bir şeyler bulursun.

Okudum, 'kargoda hasar tespiti yaptırınız teslim alırken' diyor. O yüzden bu duyuruyu açtım. Tamamn yaptıralım ama kocaman kutu, kargo şirketleri de beklemeden gidiyor. Adamin önünü mu keseyim gitme diye.

hiçbir kargo şirketi beklemez paketin açılmasını. yurtdışında da öyle bir şeye denk gelmedim. gerçi genelde karşılıklı güven esası vardır böyle durumlarda. amazon bu konuda aşmıştır mesela. hemen değiştirirler.

ama tr'de prosedür nasıl işler, firma çamura yatar mı (sanmıyorum yatacaklarını) bilemiyorum.

kargo hasar tutanağı oluşturman için teslim tutanağına imza atmaman lazımdı.

Tamam da anlatamıyorum galiba. Adamlar zaten beklemeden gidiyor. Neye imza atmayayım? Benim sorunum bu. Yoksa biliyorum neyin ne olduğunu.

şunu demek istedim yarın mahkemeye versen hukuki bir dayanağın yok. istersen tüketici haklarına başvur.

İyi de daha konuşmadım zaten. Pratikte ne yapıyorlar diye bu duyuruyu açtım.

Kargo geldiğinde kontrol etmeniz gerekirdi derler ve haklıdırlar da. Değiştirip değiştirmemeleri insaflarına kalmış.

Zannedilenin aksine kargolar ürün paketinde harsa yoksa tutanak tutmak istemezler, çünkü o ürünün nerede kırıldığı belirsizdir sonuçta, belki de kargoya verilmeden önce kırıktı, bu durumda kargo neden karşılasın ki sağlam kutunun içinden çıkan kırık ürünü.

Aklı başında insanlarsa yüksek ihtimal değiştirirler.

Internetten mi almistiniz? (Vivense nedir bilmiyorum)
Oyle olunca 14 gun cayma hakki var zaten. Ayrica kargo geldigginde bile kontrol etmis olsaydiniz o an gormeyebilirdiniz, arayin, soyleyin, gerekirse cemkirin.

pratikte onların insiyatifine kalmış. kargo geldiğinde açıp bakmanız lazım çünkü. ben 15 dakka beklettiğimi bilirim, abi işim var diyolar, kardeşim sıkıntı çıksa sen mi ödeyeceksin, nasıl ispatlıcam ben diyorum, off poff diye diye bekliyolar. mecbur bekleyecekler, imza karşılığında alıyorum çünkü.

Değişim yapmayı reddederlerse hiç vakit kaybetmeden ürünün değerine göre hakem heyeti ya da tüketici mahkemesine başvurunuzu yapın.

Hakkınız yok, kontrol etseydiniz de ne demek? Orada kontrol ettiniz varsayalım demonte bir mobilyayı, kurduğunuzda da bir kusur farkettiniz. Bu gibi bir ayıpta ne yapacak müşteri? Yok öyle kontrol etseydin deyip çekilmek.

Şu anda hatırlamıyorum tam detaylarını ancak özellikle mesafeli satışlarda 14 gün "koşulsuz" cayma hakkınız var. Ayrıca ilgili kanuna göre (6502 s.k.) bir mali almanızın üzerinden 6 ay geçmeden farkedilen kusur, mal alındığında da varmış kabul edilir. Yani her şey sizden yana. Bunun bilincinde olarak firma ile temasa geçerseniz yokuşa süremezler diye düşünüyorum.

Ayrıca mümkünse telefonunuza bir ses kayıt uygulaması yükleyin ve görüşmenin kayıt altında olduğunu, yasal süreçte ihtiyaç duyulması halinde kullanacağınızı bildirerek konuşmaya başlayın firma yetkilisi ile.

Görüşmelerin tarih ve saatlerini, kiminle görüştüğünuzu ve ne söylendigini not alın. Baktınız yokuşa sürüyorlar, hiç zaman kaybetmeden bir ihtarname çekin, yine cevap vermezlerse elinizdeki bu deliller ile kazanmanız çok kolay olur.

Hepsiburada'dan bir firmadan tv ünitesi aldım, içinden çıkan kurulum kağıdında "montajda oluşabilecek hasarlarda parça tedariki sağlıyoruz" yazıyor. Büyük firmalar hiç sorun etmez bunu. Sıkıntıya düşmeyin, tatlı dille çözün.

Aradım; çatlak yerlerin resmini çekip mail atmamı istediler. Böyle durumlarda değişim yapılıyormuş çünkü muti'nin dediği gibi kargo paketinde aşınma yoksa genelde tutanak tutmak istemiyorlarmis. Firma da müşteri memnuniyeti adına değişim yapıyormuş belirli bir süre içinde şikayetlerde.

şu kargoyu alırken ürünü kontrol et, etmediysen suçlusun geyiğini çok seviyorum ben ya. dikiş makinası aldım internetten ama arızalı çıktı. napayım, kargocuya "kardeş sen bir kenarda otur ben bir paça kıvırıp, ürünü kontrol edip öyle imza atacağım" mı diyeyim?

eğer ürünü internetten aldıysan her türlü cayma hakkın var. değişim konusunda yardımcı olmazlarsa cayma hakkınızı kullanabilirsiniz.

paketleyip geri gönder. bir de mail yaz. dandik firma değilse geri alırlar.

Sonucu da yazayım bari; değerlendirme sonucunda üzgün olduklarına dair bir maille birlikte parça numaralarını istemişler. Tekrar mail ile bildirdim. 9 gün içinde imal edilip parçalar gonderilecekmis.

Nurettin Koç'un Yeni Dilbilgisi kitabından çok yararlanmıştım.

www.nadirkitap.com

evde yapılan domates salçası, domatesin gün ışığında kurutulmasıyla yapılıyor, tuzdan başka bir kimyasal veya katkı maddesi içermiyor. fabrikalarda yapılanları ise yapay ışıkla kurutuyorlar, bunlarda güneşten gelen vitamin desteği yok. dayanıksız olduğu için raf ömrü uzasın diye içine kimyasal koyuyorlar.

ilk önce domatesler yıkanıp 3-4 parçaya bölünüp ağzı kapaklı büyük kaplara konuyor. o kaplarda güneşin altında birkaç gün bekleyip ekşiyor. sonra bakır süzgeçlere ekşimiş ve cıvımış domates püresini azar azar koyarak sıkıyorsunuz altta kalan suyu kaynatıyorsunuz. kaynaşmaya başlayacağı zaman istediğiniz miktarda tuzu atıyorsunuz.

fabrikada nasıl yapıldığını bilmiyorum.

Biz domates salçasını kaynatmadan direkt güneş ışığında bekleterek yapıyoruz.
Önce domatesleri yıkayıp dörde bölüyoruz. Biraz tuz koyup domatesin fazla suyunu vermesi ve kabuklarından ayrışması için bekletiyoruz. Yarım gün yetiyor bu işlem için. Bir gün de bekletilebilir domates çok suluysa. Kova gibi suyun altta birikeceği derince kaplar kullanılabilir, temiz çuvallara koyup suyun akması sağlanabilir. Yapılan miktara, eldeki malzemeye göre bakarsın artık.
Sonraki aşama en zahmetli olan bölüm. Domatesler süzgeçten geçirilir. İri delikli süzgeç kullanırsan salça çekirdekli olur ince delikli kullanırsan süz süz bitmez. Ben çoğunlukla geniş delikli süzgeçten geçiriyorum çünkü çekirdek de faydalı çekirdeği atmak istemiyorum. Sonra istersem bir miktarını daha ince delikli süzgeçten geçirip yarısı çekirdekli yarısı çekirdeksiz yapabiliyorum.
Bundan sonraki aşama domates püresini güneşte kurutmak. Püreyi tuzlayıp geniş tepsilere döküp güneşe koyuyorsun. Her gün karıştırıyorsun.

iyelik eki

İyelik eki olduğunun farkındayım ancak bunlar sanırım günümüzdeki gibi değildi. Elbet değişmiştir bir şeyler.

Arapça'da x devleti devlet-ül x şeklinde ifade edilirken Öz Türkçe'de bu nasıldı ?. İyelik ekleri günümüzdeki gibi kullanılıyor muydu onu merak ediyorum.

Öz Türkçe derken Orta Asya'da kullandığımız Türkçeden söz ediyorsunuz sanırım. Ekler elbette değişti. En basit örneği, bizim bugün yönelme ad eki dediğimiz -e, -a eki, en eski Türkçede -ke, -ka şeklindeydi. Örneğin biz bugün yere diyoruz, en eski Türkçede buna yerke diyorlardı. Bazı ekler de kayboldu. Örneğin, emir ekimiz yok bugün, en eski Türkçede -gıl, -gil eki emir kipi olarak sözcüklere ekleniyordu.

www.dilarastirmalari.com şurada bir şeyler var sanırım.

Bunlardan /g/ sesi, ‘ikinci teklik kişi iyelik eki’ yanında yine aynı işlevle
+(X)g şeklinde gramerlerdeki yerini almıştır (Tekin 2000: 103).

Kişilerning atını tavuşı (Kullarının atının gürültüsü)
Bir kırgavulnı iskenesi (Bir sülünün3 butu)
Efrâsyabnı oglı (Efrasiyab’ın oğlu)
Yıglamakıngnı sebebi (Ağlamanın sebebi)

Yazıcı çevrimdışı mı?

support.hp.com

Çevrimdışı olmuş? Yazıcı yazan yere basın çevrimdışı kullan işaretini kaldırın.

fotoğrafın ana hat filtreli halini aydıngere çıktı alıp kadraja yerleştirebilirsiniz.

kansızlık olabilir. şeker hastası da olabilirsin. en yakın "devlet" hastanesinin dahiliye bölümünden randevu al, çok uyuduğunu ve uykunun hiç yetmediğini söyle, kan tahlili yapsınlar. ben aynı şikayetle gittim, benim kanım yokmuş meğer :pp yani varmış da azıcık varmış :)

soruna belki tam cevap değil ama benim önerim takviye almak yerine, en azından bunu ilk seçenek olarak görmek yerine, yürüyüş veya spor yapabilir, dengeli beslenmeye ve zararlı gıdalardan uzak durmaya ve biraz daha erken uyumaya çalışabilirsin. zaten sen de yazmışsın düzensiz beslendiğini. eğer başka bir problemin yoksa uyku düzenin normale dönecektir diye düşünüyorum.

kolay aslında:

5-6 saat uyku size yetmiyor. vücut bunu yemekten, özellikle şekerden karşılamaya çalışıyor. bu da kan şekerinizi yükseltip sizi yoruyor ve uykunuzu getiriyor.

okuldan gelince akşamüstü yarım saat 45 dakika uyumayı deneyin. faydası olur. akşam az yemeye çalışın. vitamin almayın. kahvaltıyı sıkı tutun öğle yemeği çok önemli değil. gün içinde kuruyemiş yiyin. toparlarsınız.

sarılık durumu nedir?

@conrad, doktor hafif bir sarılık belirtisi var ama şiddetli değil, kendiliğinden geçer, ilerlerse bakarız dedi. ilk 10 gün riskliymiş, ona da 3 gün kaldı. Anne sütüyle geçer dedi. Ama şu anda hafiften var.

Onunla bir bağlantısı olabilir mi?

az bile emiyor. 2 saatte bir gece gündüz demeden emmesi gerekiyor. gece daha az sıklıkta tabi ama sizin bebenin gayet normal. sarılığı var mı? kardeşimin oğlunun sarılığı 2 ay devam etmişti. ve sadece meme emip sonra da uyuyordu. biz uyandırıp tekrar emdiriyorduk. böyle böyle sarılığı attı.

Oncelikle Allah anali babali buyutsun. Uzun omurlu olsun insallah. Henuz cok kucuk emerken yoruluyordur uykuya daliyordur memede. Uyudugu anlarda ya da memede bekleme anlarinda ufakligin dudak kenarina dokunursaniz tekrar emmeye baslar. Git gide emme uzmani olacak hatta biraz buyunce kendisine 2 saat yetecek sutu 3-5 dk da toparlamis olacak.

Sarilik icin 2 saatte bir mutlaka emzirin. Ufaklik uyanmazsa siz uyandirin gece gunduz bu rutine devam edin.

çok normal hatta az bile.
bebek ne kadar emerse o kadar iyi, hem anne hem de bebek açısından.
eğer daha az emerse annenin göğüslerinde süt birikir ve çok ciddi ağrı ve ateş yapar.

bu kısa süreli emmeler giderek uzayacaktır.
bu arada bizim kız 16 aylık muhtemelen en az sizinki kadar emiyordur :)

sağlıklı sıhhatli büyüsün, güzel bir geleceği olsun umarım.

bana istediğin kadar sorabilirsin daha yeni geçtim o süreçten :)
2 saatte 1 emmesi lazım o da günde 12 kere fln yapıyor. he benimki günde 20 kere fln emiyordu orası ayrı:)
ayrıca emerken yorulması da çok normal ondan durup dinleniyor daha çok ufak :)

yani child temanın cssini bizim ana temada editlediğimiz cssle değiştiriyoruz eğer kendi temamızda editlediğimiz css güncellenirse childdan alıp devam ediyoruz doğru mu anlamışım?

@freetakilir, hayır ana temadan herhangi bir şey almıyorsunuz. sistem child tema üzerinde hiçbir değişiklik yapamıyor. ana temanız değişse bile öncelikle child tema ayarları uygulanıyor. yani sistem child temayı üzerinde değişiklik yapılamayan ana tema olarak görüyor. child tema oluşturup değişmesini istemediğiniz dosyaları içine kopyalıyorsunuz ve temanız daima bu dosyaları ana dosya olarak görüyor. hiçbir işlem yapmanıza gerek kalmıyor.

hüsnühat tablolardan alabilirsiniz.

mezun olmadığın sürece askerlikte de pasaportta da sorun yaşamazsın. 25 yaşın altında olduğunu varsayıyorum tabi pasaport için.

@nrmnm 25 yaşından küçüğüm yeşil pasaport şartlarını şuan için sağlıyorum.Üstteki kafamı kurcalayan detaylardan da son dakika patlamak istemiyorum.Şu an için en mantıklısı sanırım yurtdışına gidip gelene kadar diploma işlemlerini başlatmamak doğru mu düşünüyorum ? Benzer olayları yaşamış arkadaşlardan da yorum bekliyorum.

yeşil pasaportta 6 ay kuralını biliyor musunuz?

@conrad moricand hayır bilmiyorum ben pasaportu yeni çıkarıcam.Nedir o kural ?
edit: 6 ay geçerli olmalıymış sanırım bir ülkeye gitmeden önce,ben yeni çıkarıcağım için 25 yaşına kadar kullanılabilir diye verilecek sanırım ? ve daha 2 yılım kalmış olucak 23 yaşındayım ? Dikkat etmem gereken birşey var mı ?

6 ay içinde tezi verip diplomayı alacak mısınız?

@conrad moricand evet döndükten sonra diplomayı almayı düşünüyorum ?

ulysses deneysel bir roman... yazarının deyimiyle, tümüyle anlamak mümkün değil; nitekim kendisi bu kitabın birçok bölümünü şiirsel bir edayla, işitsel bir duyumla yazdığını, bu anlamda kitabın "sezgisel" olduğunu belirtmiş. kitap İrlanda milliyetçilğinden kişisel gelişime, sanattan siyasete ve gündelik yaşama sayısız gönderme içeriyor. klasik bir olay örgüsü içermediğinden, birçok bölümü bilinç akışı içerdiğinden okunması güç...

ancak kitabı bütünüyle okuyup anlamak da mümkün.. bunun için çok sayıda araç da var. armağan ekici çevirisi örneğin, daha "okunaklı" bir metin içeriyor:

www.idefix.com

nevzat erkmen'in hazırladığı sözlük çok işe yarayabilir:
www.idefix.com

tüm bunlardan önce ise ellmann'ın kapsamlı biyografisi çok işe yarar:
www.idefix.com

iyi okumalar!

google'da "stencil maker" diye aratın.

"lisede hocasıyla aşk yaşayan kız" çok nadir görülür ve bu durum genellikle hocanın sonunu hazırlar.

üniversitede ise durum biraz farklı... ben hiçbir anne babanın kızını ya da oğlunu hocasıyla aşk yaşasın diye üniversiteye gönderdiğini sanmıyorum. birkaç akademisyen arkadaşımla sırf bunu normal karşıladıkları için arkadaşlığımı sonlandırdım.

duzgun bir iliski olamaz. kiz tarafi carpik yetisme duzeninin kurbanidir, erkek tarafi ise abazalik, asosyalligin. rolleri tersine cevirseniz de ayni durum.

Karşıyım özellikle lise öğrencisi henüz reşit bile değil, ne aşkı yahu?

Yivrenç diyorum

Edit: merak ettim de bu konunun açılmasında şu serenayla nejatın yeni filminin bir etkisi oldu mu acaba? Bu kadar .

lisedeki hoca ve öğrenci ile aşkın nesi masum olsun. suç bile sayılır.

en iyimser bakış açımla baksam, üniversitede olanı hoca açısından sapıklık falan içermiyor olsa bile (öyle farz edelim) aptallık ve ahmaklıktır bana göre.

lisede olanı, doğrudan sapıklık. masumiyet falan hiç öyle normalleştirmem. lisede öğrencisiyle aşk yaşayan insan benim gözümde sapkındır. böyle şeylere normal diyen arkadaş, meslektaş, tanıdık görürsem o kişiden soğurum.

Unide hocayla ask yasanabilir ama hocanin soz konusu ogrencinin dersine girmemesi lazim. Yoksa kayirmayacak bile olsa bir laf cikti mi ikisi de zan altinda kalir.

Trde bu isin cikarsizca yapilacagini cok sanmiyorum ama.

Lisedeki zaten normal degil.

lisede etik olmayı bırak yasal değil zaten. ama ergen bünye karşısında yetişkin gördü mü zaten idol belliyor kendini kaptırıyor. öğrenciler aşık olabilir bu normaldir, o sırada öğrenciler biyoloji dersindeki iskelete bile aşık olabilecek havadalar zaten. öğretmenin karşılık vermesi anormal.

üniversitede ise genelde benim izlenimim kız öğrenciler, karşılarında böyle donanımlı bir adam görünce etkileniyorlar. halbuki adam vasat bile olsa liseden yeni çıkmış halleriyle bir anda dünyanın en bilgili adamı gibi gözüküyor kendilerine. bir de diğer kız öğrenciler de adama hayransa iyice kaptırıyorlar kendilerini. bu noktada çok ilginç biçimde kız öğrenciler yaş filan umursamıyor. 50lik profesörlere bile kapılıp gidiyorlar. baba figürüyle mi alakalı bilmiyorum o kadar, ama sonuçta kızlar için o koskoca profesör yani. bilgiyi yalayıp yutmuş adam ama kendilerine ilgi gösteriyor diye bakıyorlar sanırım. egoları okşanıyor. tabii bu ilk sınıflar için geçerli. genelde yine gördüğüm kadarıyla ikinci sınıftan sonra bu hıyarlığı yapmıyor hanım kızlarımız. ikinci sınıftan sonra özel durumlar dışında gönül ilişkisi oluyor. kendilerine yaşca yakın öğretmen ya da asistan, diğer kızların da ayılıp bayıldığı yakışıklı bir öğretmen falan.

meraklısına not; daha şimdiye kadar iyi giden bir öğrenci-öğretmen ilişkisi görmedim üniversitede. çünkü öğrenci için o öğretmen aşkı ilk olabilir ama o öğretmen için bu senenin hasadı oluyor o kız. salaklık etmeyin yani.

@dene evet esinlenme var. Görüyoruz duyuyoruz özellikle üniversitede hocasıyla evlenen kızlar, hocasıyla evlenen erkek öğrenci bile gördüm akademik camiadan. Bir de filmlerde dizilerde aşk ve masumiyet sosuna bulanıp veriliyor bunlar normalleştirilip. Görüşünüzü merak ettim.

üniversite normal diye düşünüyorum. yaşı 18+ olan iki kişi sonuçta.

liseyi direkt geçiyorum da üniversitede durum her zaman sandığınız gibi olmuyor.

40 yaşındaki akademisyen ve 20 yaşındaki kız gibi yani... benim hocam kendi yaşlarındaki öğrencisiyle, okul bittikten sonra evlendi. daha doğrusu onlar okulda öğrenci ve hoca, dışarda sadece iki insan... dışarıda evlenmesinde herhangi bir sakınca görülmeyen insanların okul çatısı altında girince evlenmesi neden garip karşılanıyor? bu insanların okul kantininde sarmaş dolaş aşk yaşadığını falan mı sanıyorsunuz?

@limoncello tabi canım görmeyen duymayan yoktur herhalde. Bizim okulda da yar doç iken (kadın) doktora öğrencisiyle (erkek) evlenen vardı... bi ara ev arkadaşım da kendi bölüm asistanıyla takıldı 1 hafta falan sınav dönemi ! Sonracığıma kadınlar kulübünden, önemli bi 'hocamdı kocam oldu' ekolü var... bunları gözardı edemeyiz... bunlar hep başa çıkılamayan cinsel enerji diyorum ben

Lisede genellikle resit olmayan bir ogrenci oluyor, saglikli iliski kurulmasi imkansiz zate o yasta. Ama universitede iki tarafinda resit olmasi, karar verecek seviyede olmasi vs nedeniyle etik acidan bir sorun yok. Yalniz elbette kesinlikle dersine girmemesi lazim.
Boyle bir iliski bizim bolumde vardi ve hoca sinav gozetmenligi bile almiyordu. Ogrenci ise iliski oncesinde ufak tefek kopya cekebilen ama yine de basarili bir ogrenci iken iliski sonrasinda sirf bu durum karsisina cikmasin diye hayvan gibi calismaya baslamisti. Kadin bu sure zarfinda kendisini entellektuel olarak da bayagi gelistirmisti, saygi duyarim o yuzden. Bir de yas farkini onemsemem ama zaten aralarinda da oyle aman aman bir fark yoktu.
Ama benzer bir iliski daha gordum, durum hic yukarida anlattigim gibi degildi.
Kisacasi lisede hic hos karsilamam ama universitede iki taraf da kendini bilen, etik degerlere onem veren insanlarsa sorun yok. Aksi durumda, cok sacma seyler olabiliyor: odatv.com

bir hocam yüksek lisans öğrencisiyle evlendi ve görünüşe göre baya mutlular.

ders verdiği biri ya da en azından ders verirken olmamalı, sonra olursa kimse pek bişey demez bence çünkü onların sosyal ortamı da üniversite gibi bişey. Ha statüyü de kullanmış oluyorsun biraz ama kadınlar hep ona tav oluyor kendi zaafları aslında. Tam tersini (erkek öğrenci kadın hoca) hiç duymadım.

fakat bunu bariz kullanan, evine sürekli kız öğrenciler girip çıkan hocalar da duyduk, o rezalet bence.

ayrıca bunu koymasam olmazdı :D
www.youtube.com

Liseyi söz konusu bile yapmıyorum ama lisedeyken evli hocasıyla gey hamamlarına gidenden, evli hocasıyla garsoniyer tutanına kadar tanıdığım arkadaşlarım vardı. O zaman arkadaş anlatıyodu gülüyodum da şimdi sinirleniyorum.

Üniversitedeki hoca öğrenci aşkına loserlık olarak bakıyorum. o kadar mı kısıtlı bir dünyan var falan diyorum içimden, başarısız buluyorum. tek etkileyebildiği insan öğrencisiymiş gibi geliyor. Öğrenciyi de loser buluyorum. Ne bileyim 18-22 yaş aralığında olucam ve 6 paxi olmayan ağzı laf yapan bir memur peşinde koşucam. Çok düşük bir hedef. 30 falan olsam neyse deen güzel yıllarımı akademisyen aşkıyla harcayamam.
Neyse, yurt dışında da sevdiğim bir hocaya öğle yemeğine gidelim demiştim -okulda yiyecektim- adam çok isterim ama bize yasak öğrenciyle yemek yemek,kahve içmek demişti. Orada da bu tip durumlarda sözleşme yenilememe gibi şeyler oluyor.

Kesinlikle profesyonelce bulmuyorum, hoca öğrencisine yazacaksa da mezun olunca yazsın. Ama halen öğrenciyken gözümde rüşvet yiyen memurdan hallice bir tip oluyor ve söz konusu akademisyene saygı duymuyorum. Profesyonel akademisyenlerin asla bu tarz şeylerde taviz vermemesi lazım. Ergenken herkes hocasına hayranlık besleyebilir ama hocanın öğrencisine hayranlık beslemesi ergenlikle açıklanabilecek bir şey değil.

Not: üniversite için konuştum, lise için pedofili konusuna hiç girmiyorum bile.

bunun tartışma konusu yapılabiliyo olması dahi, iğrenç ve hastalıklı. demek ki bürokrasi, kimin kiminle sevişebileceğine dahi karışabilir ve bunu etik ismiyle yutturabilir, benimsetebilirmiş.

Yer varsa üzerinden kayış geçir.

piyano'nun oldugu yeri cocuklara erisilmez hale getirseniz? yalnizca siz oradayken girebilseler? bunun icin etrafina bir engel koyabilirsiniz ya da piyanoyu kilitli bir odaya kaldirabilirsiniz belki.

@idexo kendimin yapabilecegi demisim piyanoyu baska odaya kaldir diyorsun :) cocuk citi disinda (yani piyanoyu fiziksel olarak izole etmeden) bi cozum onerisi ariyorum

üstüne örtü ört ve piyano duvara dayalıysa örtünün ucunu oraya sıkıstır. uzunca bir parça kestir zannetmiyorum ki aklına gelip oynasın.

Burada uygun güvenlik kilitleri var. Uygun olanını alırsınız.

www.e-bebek.com